Tuesday, September 26, 2006

born loser



vapura binen son kişiydim bu sabah. bu artık bir klasik, şaşırtıcı değil. görevli beş saniye önce kapattığı kapıyı açtı benim için, teşekkür edip iskele kapısından içeri girip baba’dan ve iskele kenarından, kıyıdan adı neyse işte uzaklaşalı yarım metre olmuş vapura attım kendimi. böyle anlarda sana da olur mu; kaderimle oyun oynadım der misin kendi kendine, havalara girer misin? öyle ya 5 saniye daha gecikseydin, vapura binmek yerine bir kilometre daha yürüyüp otobüs durağına varıp yolun kalanına otobüsle devam etseydin senin için başka bir hayat mı yazılacaktı? vapur güvertesinde gördüğün kıza kaçamak bakışlar atmak yerine itiş kakış otobüste önlere doğru ilerleyecek miydin? yoksa kaderinde bu da mı vardı; ne yaparsan yap olmuş bitmiştir her şey, sana yaşamak kalmıştır yazgını mı? çok arabesk bir başlık ve bitiriş cümlesi olarak: ne yaparsan yap kaybetmek için doğmuşsun. bay bay baby.