Wednesday, March 21, 2007

eternal bullshit of the meaningless mind

“akşam yemeği için evine giden adamlardandır. işyerinden çıkıp eve geliyorken arayıp 'ekmek de al gelirken' diyebileceğin biridir o ve her ne kadar böyle alışverişler yapmaktan hoşlanmasa da bozuntuya vermez, başka şey lazım mı diye de sorar üstelik. kaçırma çocuğu, evlen onunla” şeklinde bir giriş yapabilirsin benden en yakın arkadaşına söz edeceksen.

yılın en soğuk zamanlarında en yakındaki göl donduğunda bir gece yarısı arabaya atlayıp gidip buz tutmuş suların üzerinde sırtüstü uzandığımızda yıldızlarla kaplı gökyüzünden orion takımyıldızını gösterebilirim ona. üstelik joel’in yaptığı gibi sallamam, hem osidius diye yıldız takımı mı olur. bak o yan yana dizilmiş olan üç yıldızın hemen altındaki yoğun kümeyi fark ettin mi? işte onun adı m42 bulutsusu. büyüleyici değil mi? bence de.



iyi bir şey çocukken kendimize ait olduğuna inandığımız bir işaretimizin olması gökyüzünde; bir yıldız, bir gezegen, nebula, ya da en azından ayın aydınlık yüzünde bir çukur, bir şekil, biraz karanlık, bizim olan, iyi bir şey.

büyüdüğümüzde kafamızı yukarı kaldırıp hala orada olduğunu görmek iyi hissettiriyor. en azından orion hala orada.

Sunday, March 18, 2007

everyday is like sunday



bir pazar gecesi daha bitecek birazdan bu haftayı da kapatacağız sandalyeleri ters çevirip. herkes evine, herkes evine.

kepenklerini indirip kocaman paslanmış bir çift kilitle kapıyı kapatıp gidelim bu saatler kimsenin olmadığı sokaklarından geçerek bu pazarlık hayatın.

taş yolda ayak sesleri, uzaktan köpek ulumaları, göz kırpan bir kaç yıldız.

göz kırpan bir kaç yıldız ve orion takımyıldızı. bunlar iyi.

sonra gecesini yine böyle kapatacağımız bir sonraki pazar gününü bekleyip... bekleyip... hayat hep böyle devam edecek. -mi?- bu kötü, çok kötü.

ölmek böyle bir şey herhalde.

Thursday, March 8, 2007

baudrillard matrix'in dışına çıktı


29/7/1929 - 6/3/ 2007

fransız düşünür jean baudrillard 77 yaşında paris’te hayatını kaybetti.

76 yılında yazdığı l'echangc symbolique et la mort / simgesel değişim ve ölüm isimli kitabında gerçekliğin simülasyon karşısında kaybolduğunu ileri sürdüğü tezi, millienium çağıyla birlikte gerçekliğini kanıtladı: artık çoğumuz neyin gerçek, neyin yanılsama olduğunu bilmeden fişimizin çekilip matrixin dışına çekileceğimiz günü bekliyoruz.

matrix serisinin ikinci filminin sinema salonlarında olduğu kadar felsefe forumlarında da hareketlenmelere yol açtığı 2003 senesinde kendisiyle yapılan bu röportajı bu büyük düşünce adamının anısına hatırlatmak istedim.