“akşam yemeği için evine giden adamlardandır. işyerinden çıkıp eve geliyorken arayıp 'ekmek de al gelirken' diyebileceğin biridir o ve her ne kadar böyle alışverişler yapmaktan hoşlanmasa da bozuntuya vermez, başka şey lazım mı diye de sorar üstelik. kaçırma çocuğu, evlen onunla” şeklinde bir giriş yapabilirsin benden en yakın arkadaşına söz edeceksen.
yılın en soğuk zamanlarında en yakındaki göl donduğunda bir gece yarısı arabaya atlayıp gidip buz tutmuş suların üzerinde sırtüstü uzandığımızda yıldızlarla kaplı gökyüzünden orion takımyıldızını gösterebilirim ona. üstelik joel’in yaptığı gibi sallamam, hem osidius diye yıldız takımı mı olur. bak o yan yana dizilmiş olan üç yıldızın hemen altındaki yoğun kümeyi fark ettin mi? işte onun adı m42 bulutsusu. büyüleyici değil mi? bence de.
iyi bir şey çocukken kendimize ait olduğuna inandığımız bir işaretimizin olması gökyüzünde; bir yıldız, bir gezegen, nebula, ya da en azından ayın aydınlık yüzünde bir çukur, bir şekil, biraz karanlık, bizim olan, iyi bir şey.
büyüdüğümüzde kafamızı yukarı kaldırıp hala orada olduğunu görmek iyi hissettiriyor. en azından orion hala orada.