geçmişi değiştiremeyeceğini biliyorsun, şimdi için çabalıyorsun ve gelecekte seni bekleyen sondan da belki bir ihtimal kaçarak arkana bakmadan arkanda bırakmayı.
mesela bir cuma sabahı hiç hesapsız şehrin şehirlerarası otobüs terminaline gidip nereye gittiğine bakmadan gözüne kestirdiğin ilk otobüse binip birkaç gün sonra geri döndüğünde seni bekleyen geleceği arkanda bırakmış olmayı umarak.
biraz da kendinden kaçıyorsun çünkü kendinden kaçmak, her şeyden kaçmanın uç noktasıdır. korkularınla, hayal kırıklıklarınla, boy aynasında gerçeklerinle yüzleşmekten kaçmaktır.
ama kaçamıyorsun.
çünkü nereye gidersen git kafanın içindeki sınırları aşamıyorsun. ayaklarının uzanabildiği her toprak parçası, yerdeki, gökteki mavilik, kafanı çevreleyen sınırlardan daha geniş, daha uzak değil. hiçbir yere gidememiş olarak geri dönüyor, yoluna yürüyerek devam ediyor ve kaçmayı denediğin geleceği bekliyorsun; bir başka cuma sabahı beklenmedik planlanmadık bir diyalogu, bir çarpışma anını;
crash.