Sunday, April 26, 2009

excuse for bad grammar

karşı yönlerden gelirken birbiriyle hafifçe çarpışan iki otobüsün kendi şoförünün tarafını tutan yolcuları gibiyiz. bir an için göz göze geliyor, birbirimize hafif gerilim yüklü, kınayan bakışlar fırlatıyoruz.

oysa ikimizin de yanlış zamanda yanlış yerde bulunması dışında bir kabahati yoktu, değil mi?

aynı dili konuşmak ama doğru zamanı, doğru formları, doğru kelimeleri bulamamak, ne diyeceğini, ne yapacağını bilememek, çuvallamak.