Wednesday, February 29, 2012

kendiliğindenliğinleştirebilemediklerimizdenmisiniz

kendiliğindenliği öyle bir kelimedir ki manasından ziyade telaffuzundan yana sevilir. kendiliğindenliği öyle bir kelimedir ki gidersin, gidersin bitmez. bugun 29 şubat 2012, kendiliğindenliği iyi günler diler. kendiliğinden, kendiliğindenliği, kendiliğindenliğinden.

kendiliğindenliğinleştirebilemediklerimizdenmisiniz?











Ş İ Y İ R
"kendiliğindenliği manasından ziyade telaffuzundan yana seviyor,
kendiliğindenliği' ne güzel lan git git bitmiyor."



* wheat field under threatening skies, van gogh

Wednesday, February 15, 2012

beach_house_VID 00002-20110717-2209.3GP





















1. "zebra"   4:48
sanki çok gürültülü bir partiye çağrılmışsın da sıkılıp kendini kuytudaki odalardan birine kapatmışsın ('mamafih' gürültünün duvarlarda ve kulağında çınlamasından kaçamıyorsun).

2. "silver soul"   4:58
üşüyorum kadın!

3. "norway"   3:54
aylar önce akıllı telefonlardan biriyle çekilip bilgisayara gelişigüzel atılmış bir dosya. tek başına dosyanın ismi bile heyecanlandırıyor; beach_house_VID 00002-20110717-2209.3GP. içerik tatmin edici değil -yer yer kesilen, incelen boğulan sesler- ama kanıma giriyor, tamam bu gece, teen dream (18+)

4. "walk in the park"   5:22
-buraya yeşilli, ağaçlı bişey gelecek-

5. "used to be"   3:58
giymek için dolaptan çıkarıp askılığın üzerinde unuttuğum kazak oradan öylece bakıp göz kırpıyor, neden üşüdüğümü anlayıp gülüyoruz (artık üşümüyorum).

6. "lover of mine"   5:06
hiçbir şey için benim, benimdir deme, benim şarkım diyor musun? (bizim şarkımız)

7. "better times"   4:23
anti-sosyal network çok güzel, gelsene (eski güzel günlerdeki gibi). böylece adım james olsa şöyle derdim; i had better.

8. "10 mile stereo"   5:03
aklımdakileri kağıda dökerdim de, tuşlara layıkıyla dökemiyorum (şimdi burada klavye yerine kağıt olsa dökerdim de, döşerdim de).

9. "real love"   5:20
döşüme gel.

10. "take care"   5:48
kraliçe üçüncü victoria'nın bu dünyaya ait olmayan sesi ve aylar öncesinin hayal meyal hatıraları sarmışken dört bir yanımı, baktığım her yerd... take care.