rupert pupkin'in orta yaşlarda ailesiyle yaşayan başarısız bir komedyen, nihayetinde tüm belirtilere sahip klasik bir loser olmasına rağmen kafasında yarattığı gerçeklikle taxi driver'ın travis pickle'inı anımsatması anlaşılabilir, de niro - scorsese işbirliğinin meraklılarına taxi driver'ın başladığı yerden başladığını düşündürmesi de mümkündür fakat kendi içinde yaşayan pupkin'in travis'e kıyasla dışındaki dünyanın boka batmış olmasıyla ilgilenmemesi, aksine bunun bir parçası olmak istemesi noktasında artık hem the king of comedy ile taxi driver'ın hem de rupert pupkin ile travis pickle'ın yolları ayrılıyor. her ne kadar pupkin ve travis için farklı dünyaların insanları desek de, pupkin'in evinde kurduğu sette karton karakterler ile prova yapması, amerika'yı pisliklerden temizlemek için aldığı silahlarıyla evinde, boy aynasında kendi kendine konuşarak prova yapan saplantılı travis'i düşündürüyor.
the king of comedy, bir yandan şov dünyasının parmakla gösterilen adamlarının dışarıya görünen tüm ihtişamına karşın mutsuz ve donuk bir hayatlarının olabileceğini gösteren traji-komik jerry lewis karakteri ile amerikan medya eleştirisi rolüne de soyunurken, diğer yandan jerry longfod'a olan aşkını saplantılı bir şekilde gösteren masha'ya "aileme bile onları sevdiğimi söylemedim hiç. çünkü onlar da beni sevdiklerini söylemediler." dedirterek karakterin saplantılı davranışlarının kökenine inerek eli değmişken toplum eleştirisi de yapıyor.
scorsese'nin muhsin bey'i, sinemanın kayıp gezegenlerinden, the king of comedy.
No comments:
Post a Comment