Sunday, June 29, 2008

yirmibişey

demlik demlik çay içmek mi sen mi diye soruyor. evet ben. yirmibişey olduğumuz bir zamanlar. romantik osuruktan asi gençlerken. nilüfer'den önce rafet el roman'dan sonra yorum söylüyor; adı yasak bir çiçektir dağlarda.

çaylar radyasyonsuz, hayalimizdeki kadınlar gibi ince belli, tavşan kanı, bir çekişte hüüüp. istanbul'un kıyılarına vuralı henüz çok yeni, kadınlarınsa kıyısına yanaşmak üzereyiz keşiften keşife koşmayı umarak oysa hep mahkumiyetten mahkumiyete.

daha sevmek nedir bilmediğimiz ve bu yüzden daha sevmekten korkmadığımız bir zamanlar. bir cenazeye ya da düğüne ithaf edilmiş çelenklerden kopardığımız kırmızı gülleri henüz kadınlığa terfi etmemiş bir kadına ellerimiz titreyerek vermek üzere koparıp

ama nedense ya yakamızda ya masamızdaki boş bir limonlu soda şişesinde kuruttuğumuz bir zamanlar;

>
>çünkü o gece çiçekler kimin için diye sorduğumda
>verdiğiniz cevabı tam olarak hatırlamıyorum. Çünkü
>cevabını duymak istememiştim. Çiçeğin gideceği kişiyi
>kıskanmıştım biraz.
>

7 comments:

  1. 2dk daha bekleseydin keşke cevap yazmak için.. 12 saat arayla yazmış olacaktık ve bu insanı gülümsetecek bir tesadüf olacaktı..

    ama olmadı.

    ReplyDelete
  2. iç çektim.. cümle kuramadım

    ReplyDelete
  3. bilemedim
    ne dicektim
    diyemedim

    hım...
    negzel yazıyorsunuz gibi bişiler olabilirdi ama

    yok hafif kalır neyse
    sizi okumak keyifler verir pazarlarımıza diyim en içten sevgilerle kucaklayıp sarmalayım

    çok bayıldım

    *o*

    ReplyDelete
  4. keşke çiçekler senin olsaydı yada sen verseydin çiçekleri..yada ne bileyim ya boşver gitsin...

    ReplyDelete
  5. Mükemmel olmuş yazı.Bu yazıyı ithaf ettiğiniz zamanlarımdayım şimdi, tadını çıkartmaya bakmalı, kimbilir 10 yıl sonra böyle bir yazı da benim kalemime düşer.
    Klavyenize sağlık, sevgiler.

    ReplyDelete